"Gıdanız şifanız, şifanız gıdanız olsun..."
Bir hayal ile başlıyor her şey, sonra bir cesaret, bir bakıyorsun gerçek olmuş.
Aileme arıcılık yapalım, bal üretelim dediğimde babam pos bıyıklarının altından gülerek, "inek bitti sinek mi bakacağız, inekçiyi sinekçi mi yapacaksın?" dedi. "Her yerimizi sokarlar, dur desen durmaz git desen gitmez." dedi
Aradan bir sene geçti, ben Tarım Türk TV`de Hayvancılığa Bakış adında bir hayvancılık programı, bir de canlı yayında sunduğum Türkiye`nin tarımının konuşulduğu Türkiye`de Tarım programını yapıyoruz.
Eşimle hep konuşuyoruz, doğa özlemi, İstanbul dışında bir hayat istiyoruz.
Bir gün yine annemle babama "İstanbul`da yapamıyorum, her yer beton, hazır çiftliğimiz var, az olsun öz olsun bizim olsun, betondan bıktık, gidelim, yemyeşil doğada rızkımız neyse onu kovalayalım" dedim. "Gidelim arıcılık yapalım, bir deneyelim bakalım olacak mı? En kötü ihtimal denedik deriz.
Annem başta olmak üzere eşim, babam, kardeşlerim tamam dediler.
Çıktık yola, kamyonetimizle 3 Nisan 2015 sabahı saat 6:05`de geçtik boğaz köprüsünden. Doğru Sakarya`ya, manevi babam sevgili Halil Öner`den aldık 15 tane arı kovanı, hem de katlarıyla, çıtalarıyla ve tabi polen tuzaklı. Daha ne isteriz. Bir de en alasından bir körük. O körük ki el demiriyle birlikte arıcının dostu, olmazsa olmazıymış meğer.
Kovanlarımız depodan çıktığında biraz canları sıkkındı. Temizlenip çalışmaya başlayınca keyifleri yerine geldi.
Çiftliğe geldiğimizde gece yarısıydı. Kolay olmadı tabi ama isteyince zor da olmuyor.
Kovan bakımlarını yaptık, tertemiz her şey, ama arı yok. Etrafa haber saldık, sonunda birisinde bulduk arı, sonradan düşündüm acemi işi işte, çok da zayıftı arı ama boş gün geçireceğimize arıyı canlandırırız diyerek 6 arı aldık ama 3 çıtadan 5 çıtaya kadar. Belki de en kalabalığı 5 çıtaydı. Diyorum ya acemi işi.
Aldık getirdik eve. Aylardan Nisan. Hava epey soğuktu, arının alınmayacağı bir havaydı aslında. Sonra birkaç gün içinde haber geldi 10 arı daha var diye. Güzel bir gündü ortalama 8 çıtada kuvvetli arıları aldık.
Sezon sonu 35 kovan arımız olmuştu. 2015 sezonunda az kestane balı, çiçek balı, polen ve az miktarda arı sütü ve propolis üretmeyi başardık. Acemilik ya ilk hasadın çoğunu arıya yedirdik, gitti kestane hem de bu yok zamanda.
2016 sezonunda kestane balı, çiçek balı, polen, propolis, arı sütü ve arı ekmeği ürettik.
Nasıl DESNE Olduk?
Üretim yapmak üreticinin işi ama bunu satamazsa ayakta kalamaz. Üretiğimiz balların ve diğer ürünlerin tanınırlığını arttırabilmemiz, güven duyulan ürünler için bir isim gerekiyordu. Önce Kapıdağ Bal'ı denedik fakat alamadık. Marka ismi araken çok araştırdık ama markaların çoğu alınmıştı. Birgün düşünürken kızımın söyleyemediği ismi geldi aklıma.
Defnem küçükküen F harfine S, S harfine F derdi.
Sinema - Finema
Su - Fu gibi.
Kendi ismine de DEFNE yerine DESNE derdi. Adın ne denildiği zaman DESNE ALTNTURT derdi. Canım kızım. DESNE markası kızımın bize hediyesi oldu.
2017 sezonunda kestane balı, çiçek balı, propolis, arı sütü, apilarnil, ana arı larvası, arı ekmeği ve bal sirkesi ürettik. Organik üretim sertifikasını almak için başvurumuzu yaparak Kasım 2018`de aldık.
Bizim evimizde her kış portakal, mandalina, limon kabukları çöpe gitmiyor, hepsi kurutularak körükte yanmak için biriktiriliyor. Aynı şekilde ceviz yaprakları ve ceviz kabuklarıda. Kekik sapları, nane sapları, defne, ....
Arının sağlığı ve bakımı için gereken her şeyin şifası doğada var, yeter ki görmesini ve kullanmasını bilelim.
Başladığımız günden bu güne ilaç, kimyasal ve diğer katkı maddelerini kullanmadık, bunun ödülünü de aldık.
Biz arılarımızı incitmeden hakkını vererek ürettiğimiz ürünleri ham hali ile sizlere sunmaya çalışıyoruz.
Kapıdağ Ormanlarında organik bir çevrede, katkısız, kimyasalsız, mümkün olduğunca az müdahale ile butik üretim yapıyoruz. Az sayıda koloni ile farklı arı ürünleri üreterek arıcılığa Ormanda Arıcılık Modelini hediye ettik.
Çiftliğimizde bizleri ve arılarımızı ziyaret etmenizden mutluluk duyarız.